Çeviri

Mektup 46 (1896) – Sigmund Freud

… Istırap[1] veren derin düşüncelerin ardından psiko-nevrozların etiyolojisinin hâlâ bireysel analizler tarafından onaylanmayı bekleyen aşağıdaki çözümünü sana gönderiyorum. Yaşamın dört dönemi ayırt edilmelidir [Şema 1]:

 

A ve B (8’den 10’a ve 13’ten 17’ye dek) pek çok durumda bastırmanın vuku bulduğu geçiş dönemleridir.

Erken döneme ait bir cinsel anının sonraki çağlarda uyarılışı psişede düşüncenin engellenişi olarak işleyen ve bu anıya ve onun sonuçlarına bir takıntılı karakter-engellenemezlik veren bir cinsellik fazlası (surplus, ç.n.) üretir.

Ia dönemi çevrilmemişlik[2] karakterine sahiptir. Öyle ki Ia’dan bir cinsel sahne[3] psişik sonuçlara değil konversiyona yol açar. Cinsellik fazlası çeviriyi önler.

Cinsellik fazlası tek başına bastırmaya sebep olmak için yeterli değildir; savunmanın eşliği bunun için zarurîdir fakat bir cinsellik fazlası olmadan savunma bir nevrozu üretemez.

Farklı nevrozlar cinsel sahneleri için farklı kronolojik gerekliliklere sahiptir [Şema 2]:

Öyle ki, histeri sahneleri mnemik kalıntıların sözel imgelere dönüştürülmediği, çocukluğun ilk döneminde (4 yaşa kadar) vuku bulur. Ia sahnelerinin ikinci dişlenmede mi (8’den 10 yaşa kadar) yoksa ergenlikte mi uyarıldığı önemli bir mesele değildir. Histeri her koşulda konversiyonun bir biçimi olarak oluşur zira savunma ve cinsellik fazlasının ortak çalışması çeviriyi önler.

Takıntılı nevrozun sahneleri Ib çağına aittir. Onların kelimelere çevirisi sağlanır ve II ya da III’te uyarıldıklarında takıntılı belirliler oluşur.

Paranoyanın sahneleri ikinci dişlenmeden sonraki döneme, II. çağa tekabül eder ve III’te (olgunlukta) uyarılır. Bu durumda savunma kendisini inançsızlık olarak gösterir. Dolayısıyla bastırmanın vuku bulduğu dönemin nevroz seçimi[4] üzerinde hiçbir etkisi yoktur. Olayın vuku bulduğu dönemler belirleyicidir. Sahnenin doğası savunmaya yol açtığı müddetçe önemlidir.

Şayet sahneler birden fazla döneme genişler ise ne olur? Böylesi bir durumda en erken çağ belirleyicidir ya da kanıtlamanın mümkün olabileceği birleşik biçimler görülebilir. Paranoya ve takıntılı nevroz arasında böylesi bir birleşim pek çok açıdan imkânsızdır zira Ib sahnesinin bastırılması II (II. çağ, ç.n.) esnasında yeni cinsel sahneleri imkânsız kılacak şekilde etki eder [Krş. N Taslağı].

Histeri savunma olmadan dahi belirtilerin mümkün olduğu yegâne nevrozdur zira konversiyonun karakteristiği bu durumda da sürecektir. (Saf somatik histeri.)

Görüleceği üzere paranoya çocuksu belirtilerden (etiyolojik anlamda, ç.n.) en az etkilenen nevrozdur. Kusursuz bir savunma nevrozudur, A ve B’de takıntılı nevroz ve histeri için savunma güdüleri sağlayan ve sonuç olarak daha düşük sınıfların erişimine açık olan ahlâktan ve cinsel isteksizlikten bile bağımsızdır[5]. Olgunluğa ait bir duyarlılıktır[6] (Zärtlichkeit, ç.n.). Şayet Ia, Ib ya da II’de hiçbir sahne yoksa savunma patolojik sonuçlara sahip olamaz (normal bastırma). Cinsellik fazlası olgunluk sırasında kaygı ataklarının ön koşullarını tamamlar. Anı-izleri serbest bırakılan ve [psişik] libidoya dönüşmesi gereken cinsel niceliği tutmak için kâfi değildir.

Cinsel tecrübeler arasındaki aralıkların önemi aşikâr hâle gelecektir. Çağlar arasındaki sınırlar boyunca sahnelerin devamı belki de bastırma ihtimâlinden kaçınma olacaktır zira bu durumda bir sahne ve onun ilk önemli anısı arasında ortaya çıkan bir cinsellik fazlası yoktur.[7]

Bilinç [yani bilinçli olmak] ya da bilincine varmak hakkında üç şeyi varsaymalıyız.

(1) anılar hususunda onlara ait sözlü bilincin büyük bir kısmını içermektedir – yani, sözcük-sunumlarına erişebilirdir;[8]

(2) o, özellikle ve ayrılmaz bir biçimde ne sözde bilinçdışına ne de bilinçli alana ilişiktir, dolayısıyla bu isimlerin reddedilmesi gerekir gibi gözükür;

(3) bastırma vuku bulduğunda birbirleriyle mücadele içerisine giren farklı psişik güçlerin bir uzlaşısı ile

Bu güçler yakından incelenmeli ve sonuçlarından çıkarsanmalıdırlar. Bunlar (1) bir sunumun içsel nicel kuvvetidir ve (2) belirli kurallarca cezbedilen ve savunmanın kuralı uyarınca defedilen serbestçe yer değiştirebilen dikkattir[9]. Belirtilerin neredeyse tamamı uzlaşı yapılarıdır.[10] Engellenmemiş ve düşünsel-olarak-engellenmiş psişik süreçler arasında temel bir ayrım yapılmalıdır. Belirtilerin bilinçliliğe giden yolun açılmasına sebep olan bir taviz olarak ortaya çıkmasına sebep olan şey bu ikisi arasındaki çatışmadır. Nevrozlarda bu iki sürecin her biri kendi içinde ussaldır (engellenmemiş olan tek-fikirli, tek yanlıdır); ortaya çıkan sonuç ussal değildir, düşüncede bir kusura benzer.[11]

Her durumda niceliksel koşullar karşılanmalıdır zira aksi takdirde düşünsel-olarak-engellenmiş süreçlerin savunma süreçleri savunmanın oluşumunu önler.

Engellenmemiş süreçlerin kuvveti artarsa belirli bir türden psişik huzursuzluk, düşünce-engellenmesinin gücü zayıflarsa başka türden bir diğeri ortaya çıkar. (Melankoli, bir prototip olarak yorgunluk rüyaları.)

Engellenmemiş süreçlerin sözel bilincin yegâne sahibi olacakları noktaya dek artışı psikozu üretir.

İki süreç arasında bir ayrım söz konusu değildir; aralarındaki çeşitli olası ilişkisel geçişleri engelleyen yalnızca hoşnutsuzluk düşünceleridir.

 

Çeviride Standard Edition’ın I. Cilt’inin 1966 tarihli baskısı esas alınmıştır. Metindeki tablolar Freud’un mektuplarındaki çizimlerin S.E. editörleri tarafından dijitalleştirilmiş hâlleridir. Köşeli parantez içerisindeki dipnotlar S.E. editörlerine, sonlarında “ç.n.” ibaresi bulunan dipnotlar ise bana aittir. 

 

Çeviren: İbrahim Şahin Ateş

 

[1] [30 Mayıs 1896, Viyana]

[2] [Sözel imgelere çeviri (aşağıya bakınız).]

[3] [“Cinsel sahne” terimi sonraki yılların “ilksel (primal, ç.n.) sahne” teriminin öncülüdür. Krş. “Kurt Adam” analizi (1918b), Standard Ed., 17, 39. Fakat esasında “ilksel sahneler” bu mektuptan yalnızca bir yıl sonra ortaya çıkar.]

[4] [Bu, “Neurosenwahl” kavramının ilk tezahürü gibi gözükür. Basılı ilk kullanımı ise çok daha sonra nevrozların cinsel etiyolojisi üzerine bir makalededir (1906a), Standard Ed., 7, 275.]

[5] [“Daher dem niederen Plebs zugänglich.” Bu ifade Anf.’ta atlanmıştır. 176.]

[6] İngilizcesi “sensitiveness” olan bu kelimeyi “duyarlılık” olarak karşılarken aklımdaki şey Freud’un muhtelif yerlerde “her birimizin bir başkasının bilinçdışının emarelerini okumaya yönelik yatkınlığımızdan” bahsedişi idi. Dolayısıyla “duyarlılıktan” bahsederken bir çeşit “aşırı dikkati” paranoyanın sözel varsanımlara göndermede bulunarak naçizane bir kelime tercihi ile ima etmeye çalıştım. Freud’un ima ettiğim açıklamaları “Yas ve Melankoli” (Metapsikoloji, 247) ve “Bilinçdışı” (Metapsikoloji, 167) makalelerinde bazı kısa açıklamalarda ve “Kıskançlıkta, Eşcinsellikte ve Paranoyada Bazı Nevrotik Düzenekler” başlıklı makalesinin tümünde görülebilir, ç.n.

[7] [Hatırlanacağı üzere Freud’un bu teorisine göre erken cinsel tecrübeler ile onun ilk anısı arasına giren ergenlik nevrozları mümkün kılan şeydi.]

[8] [Freud bilinçli düşünmede sözcük-bağlantılarınca oynanan rolüne dair teorisini Proje’sinin III. Bölüm’ünde açıklamıştı.]

[9] Freud’un “Psikanaliz Uygulayan Hekimlere Öneriler” (1912) başlıklı makalesinin Türkçe çevirisine düşmüş olduğum ilk dipnota bakınız: Felsefe Sanat Psikanaliz – “Psikanaliz Uygulayan Hekimlere Öneriler” (1912): https://freudcupsikanalizdernegi.com/psikanaliz-uygulayan-hekimlere-oneriler-1912-sigmund-freud/ , ç.n.

[10] [Bu K Taslak’ında ve savunma nöro-psikozları üzerine ikinci makalede çoktan öne sürülmüştü, Standard Ed., 3, 170.]

[11] [Birincil ve ikincil süreçler arasındaki ayrım Proje’de çoktan belirtilmiştir. Lâkin gelecek yıllar bu meseleyi Rüyaların Yorumu’nun yedinci bölümünün E Kısmı’nda göreceğimiz üzere, su götürmez bir biçimde daha açık hâle getirecektir.]

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu