Jacques Lacan “Baba Üzerine Not” ve Laura Sokolowsky’nin Ön Sözü
Laura Sokolowsky[1]’nin Ön Sözü[2]
Michel de Certeau Cizvit[3], filozof ve din tarihçisidir. 1964 yılında Paris Freudcu Okulu’nun (École freudienne de Paris) kuruluşuna katılmıştır. 1968 ile 1971 yılları arasında Psikanaliz bölümünde ders vermiştir. Lacan’ın atıfta bulunduğu sunum[4] iki açılım içeriyor. Bunlardan ilki, tarihçinin geçmişle olan ilişkisini dönüştüren efsanevi ve işlemsel süreç olarak tarihin iki yönüyle ilgilidir. Bu düşüncenin vardığı nokta, babanın ölümü, Ödipus ve aktarım gibi Freudien kavramların tarihçinin bilgi eksikliğini telafi etmek için nasıl kullanılabileceğine dair bir ithamla sonuçlanır.
İkinci nokta ise, Freud’un 1922’de ressam Christoph Haitzmann’ın şeytani nevrozu üzerine yaptığı çalışmayla ilgilidir. 17. Yüzyılın bu ressamı şeytanla bir anlaşma yapmıştı. Şeytandan arınmasından (exorcisme) sonra Merhamet Kardeşleri’ne (les Frères de la Miséricorde) katılarak din adamı oldu. Freud bu tipik ele geçirilme vakasını yorumlamakta hiç zorlanmaz. Viyana’da korunan Mariazell el yazmasında yer alan olaya dair anlatıdan yola çıkarak Freud, babayla olan çiftedeğerli (ambivalent) ilişkinin bu nevrozun ortaya çıkışını ve kaderini açıkladığını gösteriyor. Haitzmann’ın şeytanla anlaşması da babasının ölümünden sonra gerçekleşmiştir. Bu anlaşma onun melankolisine bir çözüm olmuş ve Merhamet Kardeşleri Cemaatine katılması ise ona oğul ve sadık biri olma fırsatı vermiştir.
Freud’un metni babanın ardışık maskelerini alçaltılmış olarak ele alırken, Michel de Certeau artık kendini adayabileceğin bir baba olmadığında ne olduğunu sormaya başlar. Lacan, diğer sorularla birlikte bu soruya da cevap verecektir.
“Baba Üzerine Not”, Jacques Lacan, 1968
Freud’da baba ile olan ilişkiye dair çok biçimliliği görmek oldukça çarpıcıdır[5]. Herkes Ödipus mitinin apaçık bir gerçek olduğunu söylüyor gibi görünüyor. Ben ise bunu görmek istiyorum.
Şeytani nevroz bu konuda çok önemlidir. 17. yüzyıldaki ele geçirilme durumu, babayla ilgili en derin yapıları etkileyen belirli bir bağlamda anlaşılmalıdır. Ancak sizin bize sorduğunuz soru, bu şeyin, şimdi nerede olduğunu bilmek üzerinedir.
Bence günümüzde, babanın buharlaşmasının izleri ve yaraları, ayrımcılık başlığı altında toplanabilir.
Uygarlığımızın evrenselciliğinin ve iletişiminin insanlar arasındaki ilişkileri homojenleştirdiğine inanıyoruz. Ben ise tam tersine inanıyorum. Çağımızı belirten ve fark etmeden geçemeyeceğimiz şeyin, sadece engelleri çoğaltan, her seviyede kesişen, dallanıp budaklanan ve güçlendirilmiş bir ayrımcılık olduğunu düşünüyorum.
Bu da bütün bir alanda olabilecek her şeyin şaşırtıcı kısırlığını gösteriyor. Gündeme getirdiğiniz sorunun can alıcı noktasını burada görmemiz gerektiğine inanıyorum.
Çeviren: Berkay ILGAZ